Çalışan Annelerin Karşılaştığı En Büyük Mücadeleler
Anne olmak zor bir iş ister ofiste çalışıyor olun ister evde olun, her iki durumda da anne olmanın getirdiği zorluklarla başa çıkmak gerekiyor. Evde kalan anneler, zamanında bir projeyi teslim etmek yerine yere yemek fırlatan küçük çocuklarla uğraşmak zorunda kalabilir. Ve en azından ofiste bir öfke nöbeti geçirmeyeceğini veya duvarlara resim çizmeyeceğini biliyoruz (umarız).
Öte yandan çalışan anneler ise bambaşka, ama en az onun kadar zorlu bir mücadeleyle karşı karşıya kalır. Yeni iş, yakında güzel bir kreş imkânı sunuyor mu? Ya da beş dakika içinde önemli bir toplantıya katılmak zorundayken, kreşten arayıp çocuğunuzun en iyi arkadaşını ısırdığı haberini alırsanız ne yaparsınız? Büyük bir ulusal konferansta sunum yapmak mı yoksa çocuğunuzun okul gösterisine katılmak mı? Sonuçta bu, onun sahneye ilk çıkışı!
Çalışan bir annenin hayatı sürekli bir dengeleme eylemidir ve bu mücadeleleri anladığımızı ve takdir ettiğimizi belirtmek istiyoruz.
1. Esneklik Sorunları
Çalışan bir annenin, sürekli olarak dikkatini çekmeye çalışan iki tam zamanlı işi vardır: iş ve annelik. Ebeveyn toplantıları, çocuk gösterileri, okul etkinlikleri gibi ailevi sorumlulukları; işin teslim tarihleri, toplantılar ve iş gezileri gibi profesyonel görevlerle dengelemek zorundadır. Ve çoğu zaman baba da kendi iş programıyla meşgul olur.
Çalışan bir anne bu dengeyi nasıl kurar? Ne yazık ki, çoğu zaman bu durumlar annenin kontrolünde değildir; şirket kültürü ve patronun yönetim tarzı gibi faktörlere bağlıdır. Yapabileceği en iyi şey, patronuna durumunu açıkça iletmek ve çocuklarının etkinliklerinin kendisi için ne kadar önemli olduğunu anlatmaktır. Ancak ne kadar iletişim kurarsa kursun, her etkinliğe katılması mümkün olmayabilir.
Bir anne, bunalmamak için ne yapabilir? Okul takvimini alıp iş takvimiyle birleştirebilir. Böylece veli-öğretmen görüşmeleri ve okul etkinlikleri gibi şeyler önceden planlanabilir. Ayrıca, bazı veli-öğretmen görüşmelerinin telefonla yapılmasını da talep edebilir. Diğer bakıcılarla iletişim kurmak da önemlidir; bu tür bir koordinasyon çabası, birisinin etkinliğe katılabilmesini sağlayabilir.
2. Suçluluk Hissi
Bir iş günü, çocuklar ve kariyer arasında sürekli seçim yapmak zorunda kaldığınız bir süreçtir. Birini diğerine tercih etmek, çalışan annelerin suçluluk hissetmesine yol açabilir. Örneğin, bir terfi aldığınız için sizi tebrik ederiz, ancak bu, oğlunuza neden futbol maçına gitmek yerine iş gezisine gitmek zorunda olduğunuzu açıklamak zorunda kalacağınız anlamına gelir. Ayrıca iş seyahati için çocuk bakımı ayarlamanın ne kadar zor olabileceğini de unutmayın.
Hasta bir çocuğa bakmak için işe gitmemek de bir başka suçluluk kaynağıdır. Çalışan bir anne, çocuğuna bakması gerektiğini bilir; ancak ofiste onun yokluğunda başkaları devreye girmek zorunda kalır.
3. Sosyal Baskı
Geçmişte, bir aileyi büyütmek ve evle ilgilenmek genellikle bir annenin rolü olarak görülürdü. Evli bir kadının evde kalması beklenirdi. Zaman değişse de çalışan anneler bu beklentiyi karşılamadıkları için bazen eleştirilirler. Okuldaki diğer anneler, marketten alınmış bir kek getirdiği için ya da toplantılarına katılmadığı için dedikodu yapabilir.
Eleştiriler iş yerinden de gelebilir, özellikle çocuk sahibi olmayan iş arkadaşlarından. Bazıları (elbette hepsi değil), hem çocuk yetiştirmenin hem de kariyer yapmanın ne kadar zor olabileceğini anlamaz. Annelerin çocukları için "çok fazla" izin aldıklarını düşündüklerinde, bunu tatil gibi görebilirler. Ancak gerçekte, bu zaman dilimi tatil değildir; genellikle ücretli izin, hastalık izni ya da ücretsiz izin olarak kullanılır.
4. İş Arama Zorlukları
Anne olmak, iş aramayı daha da karmaşık hale getirebilir. İş aramak için zaman bulmak başlı başına bir zorluk olabilir. Mülakatlara gitmek daha da zor olabilir; çünkü yüz yüze görüşme veya uzun bir telefon görüşmesi için çocuk bakımı ayarlamak gerekebilir. Bu da iş fırsatı için ekstra bir maliyet anlamına gelir.
Bir iş teklifini kabul ederken bir anne, sadece lokasyon ve maaşı değil, aynı zamanda çalışma saatlerini, yan hakları, yakınlarda iyi bir kreş olup olmadığını, çocuk bakımı teşviklerini, şirket kültürünü, doğum iznini ve esneklik politikalarını da göz önünde bulundurmak zorundadır. Hayalindeki iş teklifi bile, maaşı çocuk bakım masraflarını karşılamıyorsa yeniden değerlendirilmeyi gerektirebilir.
5. Ağ Kurma Zorlukları
Gündüzleri ofiste çalışmak ve ardından çocuklarla ilgilenmek, kişisel zaman ve ağ kurma için pek fazla yer bırakmaz. Zamanınız olmadığında bağlantılar kurmak neredeyse imkansızdır. Bir anne, ailesinden zaman çalmak anlamına geldiği için haftalık sosyal etkinliklere katılamayabilir. Patronu iş çıkışına yakın bir zamanda sosyal bir etkinlik düzenlerse, çalışan bir annenin çocuklarını almak için geç kalma riski vardır, bu da kreşin ekstra ücret talep etmesine yol açabilir.
Neden Seviyorlar?
Bu tamamen anneye bağlı. Bazı anneler, hayatları boyunca çalışmışlardır ve çalışmaya devam etmekten hoşlanırlar. İş, onlara bir tatmin duygusu ve bir amaç verir. Birçoğu, kariyerlerine veya eğitimlerine önemli bir yatırım yapmışlardır ve bunu kullanmaya devam etmek isterler.
Diğer anneler ise çalışmak zorundadır, çünkü aile bütçesi bunu gerektirir. Bazen birden fazla işte çalışarak evde yemek koymaya çalışırlar. Her zaman çocuklarıyla olamayabilirler ama onların çalışmasının asıl nedeni çocuklarıdır.
Bazı anneler ise kendilerini evde kalmakla özdeşleştiremezler. Çocuklarını severler ve onlar için çalışırlar ama aynı zamanda kendi hedeflerine ulaşmak ve öğrenmek isterler. Kariyer basamaklarını tırmanarak çocuklarına daha fazla fırsat sunmayı hedeflerler.
Her anne farklıdır ve çalışmak için kendi nedenleri vardır. Çalışan her annenin durumunu ele almak için binlerce yazı yazılabilir. Bu yüzden, bu yazının bir takdir ve selam olduğunu umuyoruz. Çalışan tüm annelere, yaptığınız her şey için teşekkür ederiz!